7 Nisan 2010 Çarşamba

ruyalamak.



Bir insanı uyurken izlediniz mi hiç? O esrime hallerine şahit oldunuz mu?
Ne güzeldir uyuyan insanın nefes alış verişindeki ahenk. Bozulmaz bir düzenin parçası gibidir uyuyan insan. Sadece nakarattan oluşan bir şarkının notaları gibi, sürekli bir ritmle alır soluklarını. Verirken ise soluğunu bir rahatlama iner yüzüne. Oysa o bihaberdir bu dünyadan, apayrı bir alemdedir. Zümrüdüanka'nın kanatlarını kendi kanatları belleyip uçuyordur belki Kaf Dağı'na doğru yahut ağzından dünyaları kül edecek ateşi üfleyen ejderha ile karşı karşıyadır. Ki bunu anlamak da pek zor değildir aslında.
Uyuyan insanın ansızın kasılmaları, hafif parmak oynatışları, ağzından çıkan hırıltılar, anlamlı ya da anlamsız sesler.. Bunları seyir halindeyken bir insan düşünmez mi karşısındaki ne derin duygu deryalarında yüzüyordur acaba diye. Anlaşılır ya bunlar, uzaktan uzağa görülen rüyayı paylaşmaz mı, mutluluğunu ya da acısını o da
duyumsamaz mı..
İşte Tanrının en çok yaşadığı durum bu olsa gerek..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder